Madde Bağımlılığı ve Bağımlılığa Dönüşün Önlenmesi
- Psk. Kemal Can Silim
- 5 Eki 2016
- 3 dakikada okunur

Tüm gün hiçbir şey yemeyeceğinizi düşünün. Boğazınızdan tek bir lokma dahi geçmeyecek. İşinize ne kadar odaklanabilirsiniz? Kişisel uğraşlarınız aklınıza gelir mi? Sakin bir yapıda mı olursunuz yoksa öfkeli mi? Öncelikli hedefiniz yiyecek bulmak mıdır yoksa uzun zamandır görüşmediğiniz arkadaşınızı aramak mı? Peki ya sizin kadar aç olan bir grup insanla tanışsanız, yemek dışında farklı bir şey konuşabilir misiniz? Belki birbirinize daha önce tattığınız ilginç tarifleri anlatacaksınız, birbirinize öneriler vereceksiniz ama sohbetiniz her daim açlık ve yiyecek etrafında dönecek. Farz edelim ki gün sonunda leziz ve doyurucu bir yemek yediniz, ertesi gün yine acıkmayacak mısınız? İşte madde bağımlılığı süreçleri ve aşamaları da açlık ve yemek arayış ilişkisi gibi kendini tekrarlayan bir döngü içerisindedir. Bu yazıda kısaca tekrar madde kullanmaya başlamanın engellenmesinden bahsedilecek.
Bağımlılık Nedir?
Türkiye Yeşilay Cemiyeti’nin yaptığı tanımlamaya göre madde bağımlılığı: Vücudun bir ya da birden çok işlevini olumsuz yönde etkileyen maddelerin kullanılması, bundan dolayı zarar görüldüğü hâlde bu maddelerin kullanımının bırakılamaması durumudur.
Kimler Bağımlı Olur?
Madde Bağımlılığı kimyasal bir süreç olduğu için yaş, cinsiyet, ırk farkı gözetmeksizin, madde kullanan hemen herkeste görülür.
Nasıl Bağımlı Olunur?
Kullanılan madde hücrelerimize işler. Ardından, hücrenin çalışma düzenini bozar. Bu bozulma, kişinin psikolojik ve bedensel iyi oluş halinin, madde kullanmadan var olmasını engeller. Kişi, psikolojik ve bedensel olarak iyi hissetmek için madde kullanmaya devam eder fakat hiçbir zaman ilk kez madde kullandığında hissettiklerini hissedemez. O hissiyatı yakalamak için gittikçe dozu arttırır. Böylece bağımlılık yavaş yavaş gelişmeye başlar.
Neden Madde Kullanılmaya Başlanır?
Neden madde kullanıldığıyla ilişkin yapılan sayısız araştırmanın çıkardığı ortak sonuç, biyo-psiko-sosyal etmenlerin madde kullanımına ve sonraki aşaması olan madde bağımlılığına yol açtığıdır. Kısaca açıklamak gerekirse, madde bağımlılığı genetik olarak aktarılabilir. Bağımlılık, madde bağımlısı anne ve babadan çocuklara geçebilir. Ya da madde bağımlısı kişi, ben her türlü ilacı bıraktım, diye düşünüp kendisine yardımcı olacak olan ilaçları kullanmazsa, bağımlılık sürecinde bir gerileme görülmez. Bu işin biyolojik kökenine bir örnektir. Psikolojik durumu iyi olmayan kişi, iyi hissetmek için madde kullanmaya başlayabilir. Ya da sosyal çevresinin yönlendirmesiyle madde bağımlısı olabilir.
Bağımlılık Döngüsü
Bağımlılık bir döngü içerisinde ilerler. Yukarıda açıklanan biyo-psiko- sosyal etmenlerle “bir kereden bir şey olmaz” diye merak edilip ilk kez kullanılan madde, vücuda bir kez girdikten sonra kişiyi “alışma ve bağımlı olmaya” doğru götürür. Bir süre daha kullanan kişi artık “bağımlılık aşamasındadır”. Daha sonra bu durumun kendisine ve çevresine zararını fark edip “tedavi süreci” aşamasına girer, ruh sağlığı uzmanlarının desteğiyle kullanma isteği yatışır. Madde bağımlılığı kontrol edilebilen bir durumdur. Ancak sosyal çevre, yoğun stres, günlük hayatın olumsuzlukları, kişinin ilaç tedavisini kabul etmemesi veya yarıda kesmesi ve kişinin dürtüselliği onu tekrar “artık bıraktım bir kereden bir şey olmaz” diye düşündürterek tekrar kullanmasına yol açar. Böylelikle aynı ya da benzer kötü olayları tekrar yaşamaya başlar.
Bağımlılık Döngüsünden Nasıl Çıkılır?
Öncelikle yapılması gereken bir ruh sağlığı uzmanıyla görüşmektir. Bağımlı sosyal çevreyi değiştirmek de bağımlılıktan kurtulmanın bir parçasıdır. Eğer ki kişinin aynı mahalleden arkadaşları kullanıyorsa başka bir semte, hatta durumu el verişliyse başka bir şehre taşınmalıdır. Örneğin kişinin iş arkadaşları bağımlıysa işini, okul arkadaşları bağımlıysa okulunu değiştirmeli. Bağımlı sosyal çevreden olabildiğince uzaklaşmak bağımlılık döngüsünden çıkmanın ilk adımıdır. Sosyal medya hesaplarını kapatmak yahut sosyal medya hesaplarını bağımlı çevre olmayacak şekilde tekrar açmak da seçenekler arasındadır. Yanında günlük ihtiyacınızdan fazla para taşıması madde bağımlısı için risk faktörüdür. Eldeki parayı, güvenilen bir kişi tutmalı ve bağımlılıkla mücadele eden kişiye günlük olarak vermelidir. Bunların dışında madde bağımlılığından kurtulmaya yardımcı olan ilaçların düzenli ve kullanımına uygun olarak alınması, döngüden çıkmada ve bağımlılıkla mücadelede çok büyük rol oynamaktadır.
Madde bağımlılığını tetikleyen diğer bir risk faktörü ise alkoldür. Alkol, yasal olduğu için hemen her yerden temin edilebilir. Alkol kullanmak, madde bağımlılığıyla mücadele eden kişinin “hayır” demesini geciktirebilir ya da engelleyebilir. Bunların yanında maddeyi hatırlatan müzikler, görüntüler, mekânlar ve madde alt kültüründe bulunan saç-sakal kesimi, giyim tarzından uzak durulmalı; madde kullanılan dönemi ve psikolojiyi hatırlatan her şeyden kaçınılmalıdır. Madde bağımlılığı; ilaç tedavisi, psikoterapi ve sosyal destek olmadan düzelmez.
Sorunlarla baş etme yöntemlerini değiştirmek ve geliştirmek için bir profesyonel ruh sağlığı çalışanından destek almalıdır.
Stresle iç içe olmak ve ufak sorunları büyütmek, ilaçları yarıda bırakmak, uygun kullanmamak, tamamen karşı olmak, aynı sosyal çevreyle ilişkiyi sürdürmek kişinin er ya da geç tekrar madde bağımlılığına dönmesine yol açacaktır.
Özetle, madde kullanımının ve madde bağımlılığının tekrar nüks etmemesi için kişinin sosyal çevresinden aldığı destek, maddeyi bırakma konusundaki kararlılığı ve azmi, düzenli ve uygun ilaç kullanımı kişiyi döngüden uzak tutacak, maddesiz iyi oluş haline geri döndürecektir.